- Düzenlendi
Selamın aleyküm güzel anne adayları. 🙋🏻♀️ Başlığı okuyup ürkmüş olabilirsiniz ama hiç korkmayın, bu hikaye çok mutlu bitiyor ve bütün acılara değiyor. 🙏🏻
5 Kasım sabahı uyandığımda küçük sancılar hissetmeye başlamıştım, 39+6 haftalık olmuştuk, sabırsızlıkla bekliyorduk kızımızı. O kadar belli belirsiz oluyordu ki sancılar çekip çekmediğimden emin olamıyordum, hatta takip bile edemiyordum. Eşim uyandığında, yeter artık doğurda seveyim kızımı, falan demişti, bende olur müsaitsen bugün doğurayım, diye dalga geçmiştim. 😂 Eşimi işe gönderdim, günlük rutin işlerimi yapmaya başladım, duşumu aldım, evi süpürüp sildim, toz aldım. Bu sırada sancılarım hala hafifti ama 15-20 dakikaya bir hissetmeye başlamıştım. Akşama doğru eşim işten geldi, yemeğimizi yedik. Bu süre zarfında dakika tutmaya devam ediyordum, 10 dakikaya 1 oldu, 7 dakikaya 1 oldu, sonra 5 dakikaya düştü. Saat 12’de eşim televizyon izlerken ben yanına gidip ‘doğuruyorum sanırım’ dedim. Tabi inanmadı, çünkü hiç doğuruyor gibi bir halim yoktu, sancılarım fazlasıyla hafifti. Ben sakin olunca eşim de çok sakin kaldı. Koltukta sırt üstü uzanıp sanki Nst’deymiş gibi 15 dakika tutup kasılmamı saydık, 4 sefer kasılmam olunca bir gidelim hastaneye erkense de eve döneriz dedik. Hazırlığımızı yaptık, anneleri aradık, hastaneye geçerken annemle kız kardeşimi de yanımıza aldık. Saat 1’de Adana Marsa (şimdiki adıyla Seyhan Devlet) Hastanesi Aciline girdik. Doktor muayenemi yaptığında 2-3 cm açıklığım olduğunu yatış yapacağını söyledi. O anda bir korku sarmaya başladı tabi, yalan yok. 😂 Hemen doğumhane kısmına gönderildim, hemşireler bir kaç evrak imzalattıktan sonra tekrar muayene ettiler, üzerimi değiştirip hastane önlüğü giyindim. Sonra doğumhanenin önünde eşime çamaşırlarımı ve telefonumu teslim ettim, sonra da tamamen bir başıma kaldım. Benim için en zoru da bu oldu. 😅 Gebe okulu mezunu olduğum için bana ayrı bir oda vermişlerdi. Çok ahım şahım bir oda değildi ve sancı odalarıyla aynı koridorda olduğu için diğer sancı çeken kadınların feryatlarını da duyuyordum. Ama odanın ayrı olması gerçekten baya işime geldi. Ebem gece boyu bir kaç kez Nst’ye bağlayarak geçirdi zamanımızı, bana sürekli uyuyup güç toplamamı söylüyordu. Ama gelin görün ki ilk doğumum olduğu için o anın stresi heyecanıyla hiç uyuyamadım. Nasıl olacak hala idrak edemiyordum. 😂 Toplamda 3 ebem oldu ben doğurana kadar, 3 vardiya değişti. 😂🤦🏻♀️ Devlet hastanesi olunca insanlar kötü bir muamele göreceklermiş gibi düşünüyorlar, ama aslında bu kişinin tutumuyla alakalı. Ben hep sancılarımı sessizce dua ederek çekmeye özen gösterdim, diğer kadınlar baya feryatlar ediyorlardı. Yalan yok, hemşireler onları sık sık uyarıyordu bu yüzden. Bana hep oldukça iyi davrandılar, hatta beni iğrendirmemek için alttan muayenemi sancılarım çoğalmadan bakmamaya özen gösterdiler. Hemşire ablalardan bir tanesi başıma gelip sırtıma bolca masaj yaptı, dualar okudu benim için. Allah hepsinden razı olsun. 🙏🏻 Çok rahatça geceyi atlattım. Gündüz olduğunda sürekli kendi kendime 1 saate doğururum herhalde diyordum, ama hiç bir şey olmuyordu. 1 saat daha, 1 saat daha diye diye zaman geçirip duruyordum. Ara ara annem doğumhanenin kapısına geliyordu, ayak üstü beni görüp geri gidiyordu. Çok saat kavramım olmadı çünkü telefonum yoktu sadece koridorda bir tane saat vardı, ona da aklıma geldikçe odadan çıkıp bakıyordum. Ama öğlen olduğunu tahmin ettiğim bir zamanda kanlı sümük sümük bir parça gelmeye başlamıştı. Doğumumun sonuna kadar da o şekilde parça parça gelmeye devam etti. Sabah değişen vardiyayla doktorlardan biri beni muayeneye çağırdı. Benim için sezaryen, suni sancı gibi kararları verecek olan doktormuş meğersem, hiç farkında değildim. Ultrason ve çatı muayenesi yaptıktan sonra hiç bir şey yapmamaya karar verdi. Kendi sancılarımla bu işi yapabilirmişim. Doktor da öyle söyleyince ben herhalde akşama kalmaz doğururum diye düşündüm bütün Polyana’cılığımla. 🤦🏻♀️
Öğleden sonra gibiydi, yine sancılar geliyor ama beni yeterince rahatsız etmiyordu, kendi kendime doğum bu kadar kolay olmamalı herhalde diyordum. 😂 Ancak hava kararmaya başlamadan önce ben yatağımda uzanmış açlığın ve susuzluğun verdiği yorgunlukla baş etmeye çalışırken karnımdan devasa bir tekme ve beni şoka uğratan bir ‘cuk’ sesi geldi. Ne oluyor diye düşünürken yavaşça yattığım yerden doğruldum. Suyum mu geldi düşüncesiyle hemen ayağa kalkamaya çalıştım, o sıra sular boşalmaya başlayınca hemen hasta bezimin üzerine oturup ebeme seslendim. Ebem koşarak gelip muayenemi yaptı, açıklığım 4 cm’ye ulaşmıştı. Hemen bana 2 tane de ped getirdi ve bundan sonra doğuma daha çabuk ulaşırız dedi. Öyle de oldu, önce sancılarım yavaş yavaş artmaya başladı, şiddeti de artıyordu üstelik. Daha sonra hiç yatamaz oldum, sürekli ayakta odanın içinde volta atıyordum. Aklıma gelen herkese dualar etmeye başladım sancılarım geldikçe. Birinden duyduğuma göre doğum yapan kadının o sancılar sırasında ettiği dualar kabul edilirmiş. Ne kadar doğrudur bilmem ama bana kendimi iyi hissettiriyordu. Ayrıca bildiğim bütün sureleri de okuyordum. Bolca da ‘hasbünallahü ve nimel vekil’ çekiyordum. Bir süre sonra bu sancılar baya dayanılmaz olmaya başladı, odada bir tane tabure vardı oturma kısmı dönen cinsten. Taburede oturup belimi sağa sola sallayarak sancıları karşılıyordum, ancak iyi geliyordu. Açıklığım 7 cm’ye ulaştığında ben kafayı yemek üzereydim, ebeme lütfen beni doğurt diye yalvarmıştım, o da elimden bir şey gelse keşke mecbur bekleyeceğiz az kaldı falan diye avuttu beni. Nst’ye bağlanmak tam bir işkence olmaya başlamıştı. Asla yerimde duramıyordum, ya koridorda yürüyordum ya da tuvalete çıkıyordum. 8cm’den sonrasında çişim geliyormuş gibi baskı hissediyordum, oysa saatlerdir su içmemiştim. Artık bende odamda dayanamayıp küçük çığlıklar atıyordum, kimsenin kulak astığı yoktu Allah’tan. Yatakta duramaz ayakta durup yürüyemez hale geldiğimde yatağın ucunda yere çömelip nefes egzersizleri yapmaya başladım. Ama derin bir ıkınma isteği geliyordu, kendimi tutamayıp bir kaç kez ıkınmıştım. Ikınma hissi nefesimi kontrol etmemi engellemeye başladığında elimi attığımda resmen bebeğimin kafasının çıkmak üzere olduğunu hissettim. Avazım çıktığı kadar ebeme seslendim, kafasını hissediyorum, dedim. Hayır daha doğumuna var Büşra nasıl olur, dedi. Ama yine de emin olmak için muayene etti, o zaman o da şaşırdı. Bana hemen yavaş yavaş kalkıp doğumhaneye geçmemi ve doğum yatağına çıkmamı söyledi. Ben nefesimi tutup koridorda güç bela ilerlerken birilerinin bebeğin kıyafetlerini istediğini duymuştum. Ben çatala çıkarken ebem üzerine aceleyle önlüğünü giyiniyordu. Tut kendini sakın ıkınma beraber yapacağız, diyordu. Hazırlığını yaptıktan sonra hemen beni pozisyona hazırladı ve sancın geldikçe ıkın, dedi. Oysa bende sancı hiç gitmiyor gibiydi. Ikınmak gerçekten çok önemli, ben doğumdan önce bununla ilgili çok araştırmış hatta gebe okulunda eğitimini de almıştım. Ama yine de kendimi yetersiz hissettim o an. Tam hatırlayamıyorum ama 5-6 ıkınmadan sonra ebem hemen kesi attı. O kesiyi resmen hissediyorsunuz ve onun acısıyla ıkınmak çok korkunç gelmişti. Ama ebem bebeğin geliyor, bebeğin için diyerek beni yönlendirdiğinde, o kesiyi bile boşverip canım çıkana kadar nefes almadan ard arda ıkındım. Yine kaç kere olduğu hatırlamadan, kafasının çıktığını hissettim, ebem de heyecanla ‘bekle bekle bekle’ diyordu. Sonra tekrar ıkınmamı söylediğinde vücudu su gibi akmıştı. Hemen ağlaması doldurdu kulaklarımı. Ten tene temas yaptık, öyle yumuşak buruş buruş bir şeydi ama öyle güzel geliyordu ki gözüme. İnanamamıştım. 😍 Sonra hemen üzerini giydirmek ve ölçümlerini yapmak için aldılar, o sıra da ebem plasentanın çıkması için karnıma bir masaj yapmaya başlamıştı. Sonrasında dikişlerim atıldı.
Toplamda kaç tane dikişim olduğunu bilmiyorum, hiç sorma gereksinimi duymadım. Ama hem içeriden hem de dışarıdan atılmıştı dikişler. Şimdi 21 günlüğüz, dışarı dikişlerim düştü ama içeridekiler hala duruyor. Ama beni zorlamıyor. Oturup kalkmama falan engel değil, hatta hiç dikişim yokmuş gibi rahatım.
Bebeğim 3700 gram ve 50 cm doğdu. Doğuma giderken göbeğim hala çok yukarıdaydı, hiç düşmemişti aşağıya. O yüzden hiç öyle karnınızın düşmesiyle bağdaşlaştırmayın doğumu, tamamen bebeğin keyfine bağlı bence.
Sütüm daha sancılarımı çekerken göğsümü ıslatır derecede geliyordu zaten. Ama bende göğüs ucu körlüğü vardı resmen. Bebeğime tutturana kadar çok çektim. 1 hafta boyunca tokluğundan emin olamadan emzirmeye devam ettim. Silikon göğüs ucu koruyucu beni kurtardı, ya da ben ona bağlıyorum. Eğer sizin de göğsünüzün ucu küçükse bence mutlaka bir tane edinin, ben 3-4 gün sonra almayı akıl edebildim, o zamana kadar da memede sinir krizi geçiriyorduk.
Daha önce özel bir hastaneye gidiyordum 33. haftama kadar. Sonra doktorum bana bebeğimin iri olduğunu bu yüzden normal doğum yapamayacağımı söylemişti. 30. haftamdayken beni sezaryene yönlendirmeye başlamıştı. Israrla normal istiyorum desem de bana hep bebeğimin sıkışabilecrğini, stresten doğduktan sonra solunum sıkıntısı yaşayabileceğini falan söylüyordu. Bende normal doğumu çok fazla istiyordum ve bu yüzden de devlet hastanesine gidip mecbur kalmadıkça sezaryen olmamayı tercih ettim. Evet doğumum çok zordu, çok uzun sürmüştü, ama iyi ki Marsa’da yaptım diyorum. Hiç bir özel hastane beni 21 saat beklemezdi. Ya bir yerden sonra suni sancı bağlarlardı ya da olmuyor diyip sezaryene yönlendirirlerdi. Ama çok şükür burada ertesi günü taburcu olup evime geldim bebeğimle.
Allah hepinize hayırlı sağlıklı doğumlar nasip etsin. Çok uzun oldu farkındayım, bu kendimi tutmuş halim bu arada. 😂 Ama siz hakkınızı helal edin🙏🏻 Daha annelikte falan çok yeniyim ama sorularınız olursa zevkle yanıtlarım. ❣️🌹
Birkaç tane fotoğraf ekliyorum bu arada, sizi de aşırı doğuma heveslendireceğini umuyorum. 😂
Doğuma girerken, bir bakıp çıkacaktım modunda ben:
Ben doğumdayken annem ve eşim 😴:
Annem, eşim ve kız kardeşimin ben doğumdayken benim için çok üzüldüklerini gösteren kareler 😂🤦🏻♀️:
Doğumhane kapısından zaferle çıkan ben 🥳:
Babayla kızın karşılaştığı ilk an 🥰: